Hikâye, bir yolcu gemisinde dünya satranç şampiyonu ile bu oyunu öğrenmek zorunda kalmış iki kişinin soluksuz izlenen karşılaşmasına yer verir.
Köyde geçen çocukluğu, etrafını algılama biçimi sıradışı ve takıntılarla dolu olan şampiyon Mirko Czentovic mesleğinde kendisine son derece güvenen usta ve mağrur bir adamdır, ancak satrançtaki hünerinin aksine yaşamın tüm diğer alanlarında “sınırları” olan biridir.
Diğer kahraman, satrançta pek bir iddiası olmayan entelektüel Dr. B.‘dir. Yazgısı ona umulmadık bir sürpriz hazırlar. Genç avukat bir anda Czentovic’in karşısında bulur kendini.
Bir zamanlar Gestaponun etrafına ördüğü hiçlik duvarı nedeniyle ve tamamen yalıtılmış bir ortamda öğrendiği bu hamleler sanatı, bir dünya şampiyonunun kendini beğenmişliğini yıkmaya yetecektir….
Zweig’ın çizdiği karakterler tutku doludur. Rastlantılara gebe, yüzeyde akıp giden olayların derinliğinde sıradışı bir irade ve psikoloji yatmaktadır.
Akıl ile delilik, özgürlük ile baskı arasındaki gerilimin son noktaya ulaştığı bu novellada yaşamın her adımda kendini onaylayarak ilerlediğini göreceksiniz….
70 SAYFALIK DEV ESER
Stefan Zweig eşiyle beraber ölmesinden hemen önce tamamlamış Satranç’ı…
Satır aralarına, betimlemelerine, kişileştirmelerine gömmüş o dönem ki ruh halini.
Usta yazar, Satranç metaforunun ardına bunalımını, bir dönemin stratejilerini, baskının beyni üzerindeki oyunlarını gizlemiş. Bunu da öyle bir ustalıkla yapmış ki, birbirinden ayrı üç küçük öyküyü, edebi bir zenginlik ve yalın, akıcı bir dille harmanlayıp derdini sunmuş.
Olayları, karakter tahlillerini, ruh hallerini, anlatmak istediğini en uygun kelimelerle, olabildiğince net ve kısa anlatmış. 70 sayfalık dev bir eser yaratmış.
Okunması gereken bir baş yapıttır Satranç.
Hem keyif veren, hem bilgilendiren, zekasına, kurgusuna hayran bırakan bir kitap Satranç. İtiraf etmeliyim ki, kıskandığım eserlerden biri….Nasıl olur da bu yazarı geç keşfetmişim diye hayıflandığım biridir…
Eğer edebiyatı seviyorsanız bu kitabı çok seveceksiniz.
Ama yalnızca güncel basit aşk kitapları (veya sevgi böcüğü türü kitapları) okumaktan hoşlanıyorsanız Zweg’in kaleminin gücü sizi sarmayabilir..(pek sanmıyorım ama bir ihtimal)
Yalnız şundan eminm ki; bu kitabı okurken, tadına varacağınız edebiyat keyfi için bana teşekkür edeceksiniz :)) Hiçlik işkencesine uğrayan Dr. B.’nin hikayesini, takdire şayan zekasını, hayata tutunma taktiklerini ve Czentovic karakterini unutamayacaksınız….
Bağımlılık Yapan Yazar
Şunu da belirtmeliyim ki , Stefan Zweig bağımlılık yapıyor kesinlikle.
Hayran olunası bir adam. Hayran olunası bir anlatımı var. Analiz yeteneğini, insan doğasına olan tutkusunu anlatacak kelime bulamıyorum…Diğer kitaplarını da en kısa zamanda okumaya karar verdim. Sizde kendinizi ödüllendirin ve ne kadar övülse az gelen bu kitabı alıp okuyun.(Can Yayınlarının Ayşe Sabuncuoğlu çevirisini tavsiye ederim)
Hangi Yayınevinden Almalı ?
Satranç’ın piyasada çok fazla çevirisi var .Hangi çeviriden sıkılmadan keyifle okuyacağıma karar vermek için şöyle bir yöntem uyguladım ; bulduklarımın hemen hemen hepsini alıp ilk cümleleri ilk sayfalarını aynı anda okuyarak karşılaştırma yaptım…Hangisi devrik cümleler olmadan, anlam bütünlüğü bozulmadan çevrildiyse onu seçtim ve Can Yayınlarından, Ayşe Sabuncuoğlu çevirisine karar verdim Kesinlikle muhteşem olmuş çevirisi ….
Kitaptan bir bölüm ;
“Satranç aynı zamanda bir bilim, bir sanat değil mi, Muhammed’in yeryüzü ile gökyüzü arasındaki tabutu gibi bu kategorilerde gidip gelmiyor mu, zıtlıklardan oluşan tüm çiftlerin bir defalık birleşimi değil mi;
satranç çok eski, ama aynı zamanda sonsuzca yenidir, kuruluşu mekanik ancak sadece hayal gücü ile etkilidir;
geometrik açıdan sabit bir alanla sınırlı olmakla birlikte kombinasyonlarında sınırsızdır,
sürekli kendini geliştiren ancak yine de verimsiz, hiçbir yere götürmeyen bir düşüncedir,
hiçbir şey hesaplamayan bir matematik, eseri olmayan bir sanat, temeli olmayan bir mimaridir ancak yine de oluşuyla, varlığıyla tüm kitaplardan ve eserlerden daha kalıcı olduğu kanıtlanmıştır;
tüm halklara ve tüm zamanlara ait ve can sıkıntısını öldürmek, duyuları bileylemek, ruhu rahatlatmak için hangi Tanrının yeryüzüne getirdiğini kimsenin bilmediği yegâne oyundur.”
Henüz Yorum Yapılmamış