Demet'in Kitapları Tavsiyelerim

Murat Gülsoy’un Yeni Kitabı: YALNIZLAR İÇİN ÇOK ÖZEL BİR HİZMET

20 Şubat 2016
murat gulsoy
Murat Gülsoy, Boğaziçi Üniversitesi’nde Yaratıcı Yazarlık dersi hocamdır. Kendisini çok seviyorum.  Yazılarını, kitaplarını okumaktan çok keyif alıyorum.
Murat Hocam’ın son romanı Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet, Ocak 2016 itibariyle raflarda yerini aldı. Ben de hemen alıp, kendisine imzalattım : ) 
Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet’te, bir yandan önceki romanlarının biçimsel ve tematik izlerini takip ediyor; bir yandan da yeni, taze bir romanla karşımıza çıkıyor Murat Gülsoy. 
 
Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet’in romanla aynı adı taşıyan ve diğer bölümlerden bağımsız olarak da okunabilecek bölümünde, 2015 yazında İstanbul’da geçen güncel sosyal ve siyasi hayata göndermelerle dolu yarı fantastik, yarı bilim-kurgusal bir hikaye anlatılıyor.
Mirat Alsan’ın hikayesi bu…
 
12508991_1521967681430881_4582590248797651945_n

KİTABIN KONUSU 

Üniversitede matematik hocası olan Mirat erken yaşta emekli oluyor. Hayatının geri kalanında ne yapacağını pek de bilemeyen bu yalnız adam, yolda yürürken rastladığı bir el ilanında ilginç bir vaatte bulunan Janus şirketi ile karşılaşıyor. İlanda “Yalnız mısınız? Dert etmeyin (…) İçinizde başkalarına yer açın.” cümlelerini okuyan Mirat, karşı koyamadığı bir merakla şirketin yolunu tutuyor.
Bundan sonra olanlar, siber/dijital kültür takipçilerinin pek de yabancı olmadığı bir dünyaya kapı açıyor.
 
“Her” filmini ya da dijital sanal dünyanın yer yer sert biçimde eleştirildiği“Black Mirror”ı çağrıştıran ama bazı başka yönlerden onlardan ayrılan bir dünya bu.
 
Janus’un sunduğu hizmet, yeni ölmüş kişilerin zihinlerini yaşayan zihinlere naklederek ölülerin zihinsel olarak yaşamlarını sürdürmelerini sağlıyor.
Bu aktarım yaşayanları da en azından zihinlerinin içinde yalnızlıktan kurtarmayı amaçlıyor.
 
Böylece Mirat’ın yeni yaşamı başlıyor.
Zihnine aldığı genç yaşta ölmüş Esra’nın sesini, anılarını, aslında tüm belleğini Mirat’la birlikte okur da deneyimliyor, duyuyor.
 
 
İşte söz ettiğim filmlerden Mirat’ın hikayesini ayıran da bundan sonrası. Çünkü bu bilim-kurgusal manevra bugünün dünyasının yeni dertlerini, böyle bir zihin aktarımının nelere yol açabileceğini göstermek için yapılmıyor. İnsanın kadim dertlerini, yalnızlığı ve ölümü başka türlü öyküleştirmenin aracı oluyor.
 
Çünkü Mirat’ın da dediği gibi “yalnızlık insanın çevresiyle ilgili bir şey değil (…) yalnızlık insanın içindeki boşluğun büyüyüp onu yutması”
Roman bu boşlukla mücadelenin farklı biçimlerini karşımıza çıkarıyor.
 

 Murat Gülsoy Romanının Süregiden İzleri

 Bu son roman parçalı ve metinler arası yapısıyla tipik bir Gülsoy romanı. Bütün bu hikayeyi okura anlatan bir anlatıcı var, yazar olan bir anlatıcı, büyük oranda bir Murat Gülsoy personası olarak kurgulanmış bir anlatıcı bu. 

“Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet”i yazan da bu yazar anlatıcı ama sadece bu iç metni yazmakla kalmıyor. Bir önsöz, bir sonsöz ve ek metinler yazıyor.
Yazar anlatıcı hayranı olduğu Borges’e bir mektup yazarak başlıyor. Bir yandan Borges’le söyleşirken bir yandan da ona kendi kültürünün yazarı Tanpınar’ı anlatıyor. Ama bu söyleşmenin derdi içinde yalnız olmaya mahkum olduğumuz bu kıyımlı, ağrılı dünyadaki boşlukla mücadele etmek.
Önsöz’de Borges’e yazdığı mektupla, aslında okurla da söyleşen anlatıcı, Sonsöz’de doğrudan okura seslenirken bu kez de Nerval’le özdeşleşiyor, ona dönüşüyor. Onun gibi acı duyuyor, onun gibi ölümün kıyısında yaşıyor.
Bu dünyada en çok ölümün ve kıyımın sesini duyan anlatıcının yazmaktan başka seçeneği yok.“Sürgündeki halklar, kökü kazınmak istenenler, işkence çekenler, yeraltına çekilenler, dünya nimetlerinden haklarına düşeni alamayanlar, alttakiler” dünyanın bu acısı anlatıcının ve belki de Nerval’in de yalnızlığının kaynağı.
 
Aslında bütün romana yayılan yalnızlık, delilik ve ölüm izlekleri bireyin içsel acısı ile toplumsal acıların, yerkürenin taşıdığı bütün ifrazatın acısının birbirine geçtiğini gösteriyor.
 
Murat Gülsoy Nisyan’a, Baba Oğul ve Kutsal Roman’a göndermeler yaparak romancılığında süregiden izleri belirginleştiriyor evet, ama ölüm ülkesinin romanını ilk kez bu kadar güçle dile getiriyor.
**Bu yazıyı sevdiyseniz facebook sayfamı da like yapabilirsiniz : )

Bunları da Beğenebilirsiniz

Henüz Yorum Yapılmamış

Yorum Bırak