Dostoyevski Yeraltından Notlar
Kendini gerçek dünyadan soyutlamış birinin iç çatışmalarının, kızgınlıklarının, kırgınlıklarının, başkaldırışlarının ve daha yaşadığı birçok duygunun anlatıldığı bu kitapta kahramanımız kırklı yaşlarından, gençliğine bir bakış atar ve onun kendi dünyasına ” yeraltına” sığınmasının nedenlerini bir sohbet havasında açıklar.
İnsanların arasında hiçbir zaman kendine yer edinememiştir ve içi en çokta öfkeyle doludur. Diğerlerinden daha zeki olduğunu düşünür ve yer edinemeyişinin sebebi de kendince budur.
Fakat öyle zaman olur ki kendini bir böcekten daha değersiz görür. İnsanların ondan iğrendiğini düşünür ve kendi de bir bakıma herkesten iğrenmektedir. Genel itibariyle insanları küçümser ancak aynı zamanda da onlardan korkar. Bakışlarını daima insanlardan kaçıran biridir ve kendini ” hasta bir adamım ben ” diye tarif eder.
Ancak kendi içinde çelişkileri de fazlasıyla devam eder. Ona göre insan ne kadar erdemli, dürüst, mantıklı ve insan sever olsa da nihayetinde nankördür. Çıkarlarını daima ön planda tutan insanları da eleştirmeyi ihmal etmez ve kişisel çıkar nedir diye düşündürür. Ona göre bu değişken bir kavramdır, bazen mutsuzluk bile insanın çıkarına olabilir.
İnsanların bile bile çıkarlarını bir kenara itip kendi iradeleriyle farklı yollara saptığından bahseder, yani çıkardan da önce kendi bildiğini okuma inadı insanlarda daha baskındır der. Ona göre çekilen acıya bile zamanla bağışıklık kazanılmaktadır ve verilen tepkiler değişmektedir.
Kendine güvenemeyen biri olduğunu söyler ve sebebini de bilinçli oluşuyla açıklar. Ancak bu ifadesiyle bile çoğu zaman çelişir. Okul arkadaşlarını ve iş arkadaşlarını tamamen hayatından çıkarmıştır, kendi dünyasında kalabilmek için. Onların kendisini hiçbir zaman anlamadığından, hep hor görülen, alay edilen kişi olduğundan yakınır. Arkadaşlarının bu tavrının sebebini yine onlardan zeki oluşuna, onların kendisi gibi düşünemediğine bağlar. Hepsi daha küçük bir çocukken edebiyatın, sanatın, bilimin değil rütbenin peşindedirler ve bu hepsinden nefret etmesi için yeterlidir.
Herkesten kaçıp kitaplara sığınır.
Okuduğu kitaplardan, karakterlerden etkilenir ve asla gerçekleşmeyeceğini bildiği hayaller kurar ve sonra bunları hayal etmekten bile utanır. Düşündüğü, hissettiği hiçbir şeyi açığa vuramaz ve bu onu daha çok hırpalar. Aklı, bilimi, mantığı, sorgular ve gereksizliğinden bahseder ancak ardından bazı itiraflarda da bulunur. Uygarlığın insan üzerindeki etkilerinden bahseder ve ona göre uygarlık sadece insanın duygularındaki çeşitliliği artırmıştır.
Bir gece küçük bir meyhanenin önünden geçerken içerde kavga ettiklerini görür ve birini camdan aşağı atarlar. Tuhaftır ki o adamın yerinde olmak ister ve kavgaya karışmak için içeri girer. Ancak hiçbir şey yapamaz ve öylece dikilir. Bu arada dışarı çıkmak isteyen bir subay ona çarparak ilerler. Bu onun gururunun kırılmasına sebep olur ancak kavga çıkaracak cesareti kendinde bulamaz ve öfkesini içine atıp sessizce çıkar. Ama olayı ve hissettiklerini asla unutamaz. Her gece gururunu kurtarmanın planlarını yapar. Bir caddede tekrar subayla karşılaşırlar ve yine yol vermek zorunda kalan kendisi olur. Bu onu daha çok öfkelendirir ve yıllarca o subaydan nefret etmeye devam eder. Ve bir gün kendince gerekli hazırlıkları yapmış, şefinden borç almış kıyafetlerini yenilemişken tekrar karşılaşırlar subayla. Bu sefer kararlı davranarak yoldan çekilmez ve çarpışırlar. Ona göre artık gururunu kurtarmıştır.
Bazen birilerine ihtiyaç duyar, arkadaşlarının arasına girmeye çabalar ve ne yazık ki hep hüsranla sonuçlanır. Çünkü beceremez diğerlerine benzemeyi. Kafasında onlardan çok farklı bir dünyası vardır. Yine birilerine ihtiyaç duyduğu bir anda okul arkadaşlarıyla karşılaşır ve zorla onların planlarına dahil olur. Ama işler yine olması gerektiği gibi ilerlemez. Bir veda yemeğidir ve dahil olduğuna çoktan pişman olmuştur. Onu aşağılayışlarına tahammül edemedikçe içmeye devam eder ve sarhoş olup her şeyi berbat eder. Arkadaşlarıyla aralarında geçen tatsız konuşmalardan sonra onu bırakıp giderler ve gururu fazlasıyla incinir. Kendince intikam planları kurar, onların peşinden gitmeye karar verir ve yapamayacağını bildiği şeyler düşünür.
Gittiği yerde bir kızla tanışır, aralarında geçen bazı konuşmalardan sonra kıza ev adresini verir. Eve gittiğindeyse çoktan pişman olmuştur. Gelmemesini dilese de her gün onu bekler, aşık olduğunu kendine dahi itiraf edemez. Ona göre aşk, evlilik birinin diğerinin üzerinde üstünlük kurma hakkı kazanmasıdır. Bir sabah yardımcısı Apollo ile fena halde tartışırken kız çıkagelir. Ve bu durum onu daha da öfkelendirir. Sözleriyle, tavırlarıyla ona da kendisine de yeterince acı çektirir ve başlamadan biter her şey.
Okurunu da kendisi gibi çelişkilerde bırakan ve hayatı, insanı, yaşanılan duyguları sorgulatan isimsiz kahramanımız hikayesinde her şeyiyle olumsuz bir karakter olduğunu bilir ve ona göre gerçek hayatta herkeste bu karakterden bir parça şeyler vardır.
Okurken çelişkileriyle şaşırtsa da sonunda kendisine hak verdirmeyi başarır.
Yazar, belki de kendimize itiraf edemediğimiz çoğu duyguyu okuruna etkili bir şekilde anlatabilmiştir.
**Bu gönderiyi beğendiyseniz, Blogumun facebook sayfasını like yaparak yeni yazılarımdan daha hızlı haberdar olabilirsiniz .Tık tık
Henüz Yorum Yapılmamış