Demet'in Kitapları

” Kafamda Bir Tuhaflık”ta dikkatimi çekenler ;

5 Mart 2015

Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un uzun zamandır beklenen romanı “Kafamda Bir Tuhaflık”  geçtiğimiz aylarda raflardaki yerini aldı…

 

10609556_1425470827747234_2632888330018254081_n

 Orhan Pamuk’u “Masumiyet Müzesi “ adlı romanıyla sevdim ve yeni romanını heyecan içinde bekliyordum . Okumalara doyamadığım ve en etkilendiğim romanlardan biriydi Masumiyet Müzesi….

 Kafamda Bir Tuhaflık, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Kitap, hem sürükleyici bir aşk hikayesini hem de Türkiye’nin son 40 yılının genel bir görünümünü anlatıyor.

Pamuk’un uzun zamandır üzerinde çalıştığı kitap, 1970′lerden 2010′lara Türkiye’nin geçirdiği dönüşümü gösterip tartışırken, kişisel öyküleri mizahla aktarıyor ve onları temel sorulara bağlıyor.

Kafamda Bir Tuhaflık’taki şehir, iş umuduyla tükenen erkekler, bu umudun gölgesinde çile çeken kadınlar çocuklar, yoksulluk, tükenmişlik … Bu kez tüm bunları, iyimserlikle anlatmaya çalışmış Pamuk .

Kitabı okurken en çok takıldığım nokta neden Mevlüt değil de ,Mevlût oluşu .Ben Başak burcu takıntılı biri olduğum için ,bütün roman boyunca o û harfine takıldım diyebilirim. Hani bir arkadaşınız konuşurken burnunda sümük vardır,söylemek istersiniz söyleyemezsiniz,ama bütün konuşması boyunca oraya takılırsınız .o misal :)))) Başkaları için çok önemsiz bir detaydır bu siz dikkate almayın bu yazdığımı,ben sesli düşünmek amaçlı yazıyorum  :))) )

Okurken dikkatimi çeken bir diğer ayrıntı da ; Pamuk kitaptaki cümleleri “yabancı dillere kolay aktarılsın” diye bir kaygıyla yazmış gibi hissettim. Romanın belli kısımlarında neredeyse Wikipedia’dan alınmış gibi duran açıklamalar var: Boza satıcısı Mevlut’ün hikayesi anlatılırken, kitabın başka ülkelerde okunması olasılığına karşın “bozanın nasıl bir içecek olduğunun” tarifi de veriliyor.Hatta Pamuk ,bunu doğrudan ‘yabancı okurlara açıklayayım’ diye de yazmış ;

Bu içeceğin darının mayalanmasıyla yapılan, ağır kıvamlı, hoş kokulu, koyu sarımsı, hafifçe alkollü geleneksel bir Asya içeceği olduğunu hemen söyleyeyim ki…

Bazı bölümlerde de;

Bu kitabı 20-30 yıl sonra okuyacak Türk okurlara açıklayayım; Boza darının mayalanmasıyla yapılan, koyu sarımsı bir içeçektir gibi açıklamalar yapmış olması ,şahsen bana sıkıcı gelen kısımlar oldu .kitabı okurken yazarın sık sık araya girip açıklama yapması okura itici gelebiliyor …Sonuçta Bozanın ne oldugunu merak eden Yabancı okur da,Türk okur da ,açıp internetten öğrenebilir ….

Bunların dışında genel olarak beğendiğim bir kitap oldu .

Okuduğunuza pişman olmayacağınız ,keyifle bitireceğiniz bir roman Bozacı Mevlut’ün hikayesi. Seversiniz siz de bence 😉

Kitapta sevdiğim dialoglardan bir kaçı ;

-Mevlut’un Rayiha’ya göndereceği ilk mektubu yazan Ferhat’ın mektupta kullandığı cümle;

“Gözlerinden çıkan efsunlu oklar yüreğime saplanıyor ve beni esir ediyor,”

– “Ben bu alemde en çok Rayiha’yı sevdim” diyerek bitişi…

 

Bunları da Beğenebilirsiniz

Henüz Yorum Yapılmamış

Yorum Bırak