Kürk Mantolu Madonna ile sevdiğim Sabahattin Ali’yi keşfetme yolculuğuna İçimizdeki Şeytan ile devam ettim …Okuduğum her satırda Sabahattin Ali’ye bir kez daha hayran oldum.
“Şu kainatta belki bir de iyi taraf vardır, fakat görmek bize nasip olmuyor diyor ve seni düşünüyordum. Bir daha teşekkür ederim. Beni boş hayallerle avunmaktan, yaptığıma PİŞMAN OLMAKTAN kurtardın !
Şimdi arabanı çek! Namussuz insan suratı seyretmek istemiyorum.
Kendim kendime yeterim.
Durma. Defol…”
İÇİMİDEKİ ŞEYTAN /Sabahattin ALİ
İçimizdeki Şeytan’da; çaresizliğin sürüklediği uçurumun kıyısında, sevdiklerimizden vazgeçmenin yanında, paranın insanlar üzerindeki yıkıcı etkisini de görüyoruz.
Hisleriyle yaptıkları çelişen Ömer, çaresizlik ve aidiyet hissiyle kendini Ömer’in yanında bulan Macide ve Macide’yi hep koruyan, karşılıksız beklentisiz seven Bedri’nin hikayesine tanık oluyoruz…
Romanda, yarattığı karakterlerle, içsel çatışmalarımızı, yoldan gönülsüz çıkışlarımızı inceden inceye işliyor Sabahattin Ali…1930’lu yılların sonunda yazdığı bu romanda (ilk baskısı 1940 yılında yapılmış), karakterler üzerinden toplumsal bir eleştiri yapıyor ve çok da güzel tespitlerde bulunuyor …Bugün 2015 yılında olmamıza rağmen, 1930’lu yılların kafa yapısından pek de bir şey değişmediğini düşündüm romanı okurken.
Ömer’in içindeki şeytanla mücadelesi anlatının önemli bir unusuru olmuş romanda. Bu çatışma şeytanın biçim değiştirmesine ve Ömer’in bir gerçeği kabul etmesine vesile olur:
“İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var…”. İşte, bence romanın tüm kurgusu tam da bu cümlelerde saklı 😉
Toplumun insanlar üzerindeki baskısını gösteren, “iyi ve saf” insanların kaybolduğunu anlatan bölümlerde çok etkilendim. İşte o bölümlerden birisi ;
“Sana teşekkür borçluyum evlat… Bana dünyanın hakikaten suratına tükürülmeye bile değmez olduğunu ve bu dünyada suratına tükürülmeyecek bir tek, ama bir tek insan bile bulunmadığını sağlam bir şekilde ispat ettin…”
Kitabı okurken genel olarak sıkılmadım. Ben, sosyoloji ve insan psikolojine ilgi duyan, insanları ve toplumu gözlemlemeyi seven birisi olduğum için, okurken yazarın tespitlerinde kendi tespitlerimi de buldum adeta. “Aynen böyle düşünüyorum” dediğim yerler çok oldu .
Macide’ye “Aferin Macide” diyerek okurken ,Ömer’e kimi zaman acıdım ,kimi zaman kızdım ,kimi zaman sevdim . Bedri’yi hepten sevdim . Ömer’in arkadaşlarını hiç sevmedim .Profesör Hikmet gibi yapışkan adamların, Emine Teyze gibi cahil kadınların günümüzde de hala var olduğunu düşündüm ….
Sonuç olarak , İçimizdeki Şeytan’da karakterler üzerinden toplumsal konulara değinmiş yazar .Ve insanların davranışlarıyla içlerinden geçenlerin ne kadar farklı şeyler olduğunu anlatmış…
Kitap hakkında yazmak, paylaşmak istediğim çok şey var aslında. Ama bir blog yazısı fazla uzun olmamalı. İnsanlar uzun yazıları okumuyorlar o nedenle kısa kesmeye çalışıyorum .
Son cümlem ; Kürk Mantolu Madonna’yı severek okuyanlar, bu kitabı da severek okuyacaklardır 😉
***
“Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için bir tek çare kendi dünyamıza çekilmek ve muhitle, hiç olmazsa manen, alakamızı kesmektir.”
-Sabahattin Ali / İçimizdeki Şeytan
**Yazılarımdan anında haberdar olmak için, facebook sayfamı “beğen” yapabilirsiniz…
Henüz Yorum Yapılmamış