Didem Madak, 90’lı yılların şiirine damga vuran ve hayatını şiirle anlatmayı başarmış bir şair. Şair yaşamı ve şiirini öyle iç içe geçirmiştir ki bunu yazdığı dizeleri çözümleyerek ve şairin hayatına dair anıları okuyarak görebiliriz.
Madak ve ailesi 12 Eylül sürecinden oldukça etkilenmiştir. Babası okul müdürü ile tartıştıktan sonra Uşak’da bir okula sürülmüş Füsun Hanım ve kızları da Burdur’da yaşamlarını devam ettirmeye başlamıştır. Madak’ın hayatını şiirlerle anlattığı en büyük örnekler Burdur’daki anılarından anlaşılmaktadır. Şairin kız kardeşi ile yapılan görüşmelerde Burdur’da yaşadıkları evin bahçesinde mısır ekili olduğunu, mısır hışırtılarının seslerinden bir gece korktuklarını ve sabah Füsun Hanım’ın mısırları kestiği öğrenilmiştir. Bu olay Didem Madak’ın “Annemle İlgili Şeyler“ şiirinde şöyle yer etmiştir;
“Sen bir çocuk romanı annesi ol isterdim.
Ölü mısır tarlaları hışırdıyordu
Ve kalbimde çıngıraklı yılan sürüleri
Diye başlayan bir çocuk romanında.”
Füsun Hanım geçirdiği bir hastalıktan sonra hayatını kaybettiğinde Didem ve kardeşi henüz çocuk yaştaydılar. Didem’in şiirlerindeki anne temasının ana hatları bu olaydan sonra çizilmeye başlanmıştır. Madak’ın babası Yusuf Bey, eşi öldükten bir süre sonra ikinci evliliğini yapmıştır.
Şairin babası ile arasına mesafeler girmesi ise şairin içindeki anne özlemini arttırmıştır. Şair bu özlemi her şiirinde dile getirse de özellikle şu dizeleri babasının evliliğinden çok etkilendiğini göstermektedir;
“Yaşasaydın, hayatının ortasına
Güller yığan bir adam olsun isterdim babam.”
Şair yarıda bıraktığı hukuk fakültesine geri döndüğü zamanlarda eşinden yeni ayrılmıştı. O dönemde Bornova’da bir bodrum katta yaşamını sürdürürken bir dershanede sekreterlik yapıyordu. Şairin kendini bir bodrum kat kızı olarak tanımladığı zamanlar İzmir’de yaşadığı zamanlardı. Bu dönemde Madak kadın kimliğinden sıyrıldım sözleri ile kendi isteği doğrultusunda başörtüsü takmaya başlamıştır. Bu dönem boyunca Kuran-ı Kerim ve tasavvufla ilgili kitaplar okumuş ve hukuk fakültesini bitirmiştir.
Kardeşinin bir dergide görüp önerdiği İnkılap Şiir Ödülü ise tarafından boş işler diye adlandırılmış ve kardeşinin gizli bir şekilde yaptığı başvuru ili Didem Madak 2000 Şiir Ödülünü Grapon Kâğıtları ile almıştır.
Ödül törenine giderken Madak, kadın kimliği ile barışıp örtüsünü çıkarmıştır. Ödül töreninin öncesinde tanıştığı bir şairle buluşmalarında her ikisi de bir şiirle gelecek ve birbirlerine okuyacakları sözünü almıştır.
Didem bu buluşmaya başörtüsü ile yaşadığı zamanları anlattığı “Siz Aşktan Ne Anlarsınız Bayım” şiiri ile gitmiştir.
“Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım…”
Yazarın tüm şiirleri incelendiğinde şairin bir otobiyografisini verdiği gözlemlenmektedir.
Şairin şiirle tanışması annesinin ölümünün ardından teyzesinin kızlara verdiği Füsun’un Şiir Defteri ile olmuştur. Bunun yanında teyzesinin Varlık Dergisi koleksiyonu ise şairin şiirle arasında bir bağ kurmasını sağlamıştır.
Şairin günümüzde Grapon Kâğıtları, Ah’lar Ağacı ve Pulbiber Mahallesi adıyla bilinen üç şiir kitabı vardır.
Bunun yanında Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalının yaptığı çalışmalar sonucunda yapılan sempozyum bildirilerinin toplandığı Didem Madak’ı Okumak adlı kitap 2015 yılında Metis Yayıncılık tarafından okurlar ile buluşturulmuştur.
**Blogumun facebook sayfasını like yapıp yeni yazılardan haberdar olabilirsiniz tık tık
Henüz Yorum Yapılmamış